Tuesday, October 06, 2009
kendime biraz zaman verdiğim dönemde...
bu yazı çok çok iyi geldi...
Nil Karaibrahimgil'in yazılarının, yaptıklarının, şarkılarının, hayat felsefesinin sıkı takipçisiyim ve çok seviyorum anlayışını hayata bakışını...
eski yazdığı yazılara sık sık geri dönerim tekrar tekrar okurum - bazıları gerçekten çok iyi olmuş olabiliyor ve bana döneme göre çok iyi geliyor..-
bu da onlardan biri.. o yüzden sizin de okumanızı istedim.
sevgiler...
Kendine biraz zaman ver
Nil KARAİBRAHİMGİL - 04.05.2009
Hiçbir şey yapmamak için mesela. Bırak, bahar kararsızca geçsin üzerinden. Bir yaz sansın kendini, bir kış.
Sen bir tişört giy, bir hırka. Senden beklenilen, hep yaptığın şeyi ilk kez duyuyormuş gibi yap. Cevapsız bırak. Parantezini aç, içine gir kıvrıl, başkası ol. Sana hiç benzemeyen biri. Mesela, senden daha sakin. Senin alışkanlıklarını taşımayan, kaygılarını paylaşmayan, hatta tanışsan
seninle pek anlaşmayan biri. Ol. Olabilirsin. İçinde herkes var. Baksan görebilirsin. Kendinden beklemediğin şeyler yapmak harikadır.
İçinde kafesler açılır, her şey doğasına kavuşur.
Şöyle bir durup, nefes alacağın bir yere kaçınca göreceksin ki, şarjlı bir aletten pek bir farkın yok. Hep kırmızı yanıyor, hep pilin bitmek üzere, ama sende hep bir gayret. Duymak istediğin iki kelime: Bravo ve hayret!... Kendini rüzgara, güneşe, suya, uykuya bırakınca görüyorsun ki, yeşile dönüyor pilin. Yükseliyor sesin. İkide bir durdu duracak gibi değilsin. Hiç olmadığın kadar dirisin. Her şey yolunda aslında. Hem yolunda ne ki? Tabi ki her şey yolunda, ben mi tayin edeceğim canım elalemin yolunu... Benim yolum bu, der, patikalara sapıverirsin.
Hep koşturuyorum. Bir şeyi halletmeden eve döndüğümde, beni azarlayan ‘vicdan’ teyzemle kalıyorum İstanbul’da. Nefes alıp verdiğim şehir. Daha az nefesle, daha çok koşmamı istiyor benden. Çizgi filmlerdeki gibi koşuyorum, ayaklarımdan kıvılcımlar çıkana dek. ‘Evet ‘dedim, ‘o şarkıya düet yapıcam, söz yazıcam. O jingle’ı da yazıcam, o reklamda oynıycam, o kitabı yayınlıycam. Pazartesileri burada, hemen her gün web sitemde olucam. Beni ne zaman arasanız orada olucam, şarkılarla dertlerinize derman olucam. Neşenizi bulucam. Mutlaka bulucam neşenizi’. Böyle diyordum işte. Dediğimi de yapıyordum.
Sonra topladım bavulumu gittim. Önce New York’a, sonra Floransa’ya. Toskana’daki şarap vadilerinde çimlere uzandım... Dilimi şaraba kaynaştırdım, tenimi güneşe. Medici Ailesi’nden kalma bir otelde kalıyorum ve sabah bahçeye inerken, kendimi o ailenin şımarık kızı sanıyorum. Kendimden çıktım, başka pabuçlar giyiyorum.
Yapmadığım şeyler yapıyorum,
bakmadığım şeylere bakıyorum.
Görmediğim şeyler,
beni ancak böyle görür.
Biliyorum.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment