Wednesday, November 18, 2009

AŞK


Elif Şafak'in AŞK kitabini okuyorum... okuyorum da denemez okudukça beynimde büyüyor ve ben sindirmeye çalışıyorum... Aşk büyük bir şey, büyük bir güç ve bunun önemini daha da çok görüyor insan - birine aşık olmak değil kavram olarak AŞK!

Kitabı okudukça Elif Şafak'a hayranlığım biraz daha artiyor!
Bu kitabi orjinal olarak ingilizce yazmis olmasi, sonra cevirmen ile beraber Turkce'ye cevirmis olmasi, kitap icinde kitap yazmis olmasi, Aşk Şeriatı gibi cidden anlamasi / algilamasi -bence- zor bir topluma bu kitabi yazmasi muhtesem! ve bir yandan da diyorum ki peki bu kadın eski Turkce olan bu kelimeleri -binlerce var bazen takılıyorum anneme babama hatta babanneme soruyorum ya da google kullanıyorum:)- nasil ingilizce yazmis een basta? ve bu kelimeleri diger dillere ceviri yaparken nasil kullanmis? bilen bilir kac dile cevrildi, basildi ve tum dunya okuyor - bestseller oldu - ibranicesi bile var... onlara nasil anlatmis Sems'in hikayesini?
Her neyse.. konumuza donelim... kitapta önemli husus isminden de anlaşıldığı gibi AŞK! kelime o kadar basit bir o kadar da karmaşık...
Ella'nın karmaşık hayatında, aşkın ne olduğunu sorgularken eline geçen ‘Aşk Şeriatı’ onun önce aşkı tanımasını sonra da anlamasını sağlıyor. ‘Aşk Şeriatı’, 1245 yılının öncesi ve sonrasında, büyük kısmı Konya’da geçen bir roman. Her karakter birinci tekil şahıstan Şems’le tanışmasını, ondan nasıl etkilendiğini, günlüğe yazılmışçasına anlatıyor. Her biri Şems’in hayatındaki bir dönemi ya da birkaç saati anlattığı için, Şems’e çok farklı açılardan bakmamızı sağlıyor ayrıca olayların akışı da bir dilden diğerine hiç aksamıyor. Şems’in kendi ağzından da çocukluğunu, düşüncelerini ve hepsinden önemlisi kırk kuralını öğreniyoruz.
‘Her birimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz’ diyor - Romanın kurgusu bu kırk kural üzerinde ayakta duruyor.

ve beni bu yazıyı yazmaya iten de bu 40 kuralın - 1. kuralı!
KURAL 1: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dedi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.

Durup düşünüyorsunuz değil mi? Çok derin bir laf aslında... Durdum, sevgilime dondum, okudum once sesli olarak, sen ne dusunuyorsun dedim ve bunu tartıştık...

Tanrı dendi mi benim aklıma, yüce, güç, büyük bir şey, çok büyük bir baba BULUT (nedense görüntüsü güleryüzlü bir bulut şeklinde bende..), güleryüzlü çok iyi kalpli ama dışarıdan çok sert olan bir babacan geliyor... aslında çok iyi biri ama kendini sert gostermek, otorite kurmak zorunda oldugu icin cok gulec bir surata sahip degil...tanıdıkça bizlere güleryüzlü oluyor - biz artık tanışık oldugumuz icin bana guleryuzlu artik yani...

sevgilime bu soruyu sordugumda aklina sadece Morgan Freeman'in geldigini soyledi.. :) fotograf olarak o yuzden bunu koydum... onun Tanri'sini gorsellestirdim.. aslinda bunun gibi benimki Morgan Freeman gibi - disaridan sert ve iceriden de ne kadar guleryuzlu olabilecegini biliriz... M.F. ses tonunda konusan bir Tanri...

Kural 1'i okuduktan sonra sizin akliniza ne geliyor, hangi kelimelerle tanimliyorsunuz sizin Tanri'nizi?

Ogilvy & Mather Guangzhou Office - A Carnival of Ideas


Eskiden Ogilvy'li biri olarak... oranin kulturunu, yasam seklini, nefes alip verisini gormus ve cok cok sevmis biri olarak bu yaziyi yaziyorum...
Ogilvy gercekten super bir ajans. Orada calismis olmak, once stajer olup lay lay lom hayat surmus olmak sonra essek gibi calismis olmak bile super bir duygu! insanlarin ilk calistiklari mekanlar cok ozel ve onemli olur ya kendisi icin, belki o yuzden bu duygum... gercekten ilk'ti benim icin...
universitede David Ogilvy'nin reklam dunyasinin TANRI'si oldugunu ogrendikten sonra ilk ajans olarak orada calismis olmak muhtesem bir ego tatmini tabiki... ve simdi Dunyanin en guzel, en yaratici secilmis ofislerinin fotograflarina bakarken aralarinda Ogilvy'nin (ne yazik ki Turkiye ofisi degil ama olsun zaten burayi gordukten sonra TR ofisini gormeyin diyebilirim:) oldugunu gormek hatta bu kadar muhtesem yaratici bir ajans yapmis olduklarini gormek beni cok mutlu etti!
Adi da super - amaclari da oymus zaten Carnival of Ideas! Lunaparktan bir reklam ajansi... benim icin dream come true olurdu :)
sizler de gorun istedim!
NOT : cok yakinda sizlerle muhtesem Google ofislerini de paylasacagim...



Thursday, November 12, 2009

GOD..I miss NY!


öncelikle HAPPY FRIDAY! :) hem de friday 13th...
ben bazı günler böyle uyanıyorum ve NEW YORK'u özledim diyorum! :( bugun de oyle bir gun... ne orada yasadim ne de baska bir sey.. sadece 1 kerecik gordum... ama cidden orayi gordugumden ve geri dondugumden beri cok ozluyorum. sokaklari, insanlarin rahatliklarini, giyim tarzlarini, havasini dusunuyorum ve keske orada olsam diyorum... tabiki yanimda da yine sevgilimle... parkta oturup yine yemek yesek, Central Park'ta otursak, Broadway'in ortasinda bisikletle gezsek, trafigi mahvetsek diyorum!:)
Fotograflar ceksek derken Scott Schuman'in NYC'de cekmis oldugu bu fotografi goruyorum ve kalbimden vuruluyorum... suanda ben o fotograf ceken kizin yerinde olmak istiyorum! o kilikta, NY'ta bugun ki gibi serin ama gunesli havada...
ve sonra bugun SONY'nin bu ilanini goruyorum... bu yaziyi yazmak sart oluyor!
NY'ta her yerde bu metro goruntusu var :) ve Sony'de cok cok guzel bir sekilde bunu ilana uygulamis... gercekten metroda herkesin kulaginda walkman/mp3/ipod tarzi aletler var..
suan sabah sabah SOHO'da olmak varken...
Carrie'nin dedigi gibi bitiyorum sozlerimi : GOD! I MISS NEW YORK...

A Single Man by TOM FORD


Bir insansın 2 işi aynı anda yapıp gerçekten büyük başarı göstermesi bana göre zor... çok zor hemde! hem reklamcı olup hem moda sektöründe yer alamayacağına göre birini seçmen gerekiyor...aynı anda tüm konsantrasyonunu bir işe vermen gerekirken
2'ye bölmek çok zordur!

Bu yüzden... cidden nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde TOM FORD film çekti... ve çektiği bu film şuan çok çok büyük ilgi görüyor. Aynı anda hem Gucci'de harikalar yaratıp hem nasıl film çekebiliyor, sormayın! bilmiyorum... ama yaptı adam.
Sonuç olarak film kritiklerinin çok iyi olmasını beklemiyordum ama W Magazine ve onun gibi bir sürü kişi film hakkında muhteşem yorumlar yapıyor...

A Single Man filminin başrollerini Colin Firth ve Julianne Moore paylaşıyor. Tabii filmin başrol oyuncularını dikkate almak gerek yönetmen ne kadar kötü olursa olsun eminim bu oyuncularla film ayakta kalırdı zaten ama işin garibi yönetmenin başarısı büyük!

Buraya gelmesini heyecanlan bekliyorum!

STOP DREAMING!


Bir motor tutkunu olarak beni, bu çok başarılı HARLEY DAVIDSON reklamı sabah sabah güldürdü, sizi de güldürsün!... :)
STOP DREAMING! daha söylenecek bir şey yok...

Wednesday, November 11, 2009

The Art of the Trench - Burberry!

http://artofthetrench.com/ Burberry'nin süper bir başarııyla kurmuş olduğu network sayfasi...
ilk dikkatimi çeken şeyi çalan şarkısı! muhteşem!!! The Kooks - Sofa Song - fizy'den hemen dinleyin...
kendisini blog dunyasından tanıdığımız Scott Schuman'a vermişler bu görevi... Bu adam yaptığı işi bırakıp bir fashion blog'u oluşturuyor... tek isteği ise New York'ta çektiği fotoğrafları insanlarla blog'dan paylaşmak...
Burberry'de bu projeyi ona devrediyor... Adam çıkıyor New York sokaklarına ve insanların fotoğraflarını çekiyor... Cidden muhteşem kareler var... mutlaka siteye bakmalısınız.. tipik NY'un soğuk havası, yağmurlu sokakları, renkleri insanları, ve uçuk kaçık insanlarıyla dolu...
Klasik renkte trench'ler veya uçuk değişik renklerde trench'lerde bulabilirsiniz... ve hatta sitede göreceksiniz, üye olursanız; yorum bırakabiliyorsunuz, tweetleyebiliyorsunuz veya facebook'ta paylaşabiliyorsunuz - en güzeli ise kendinizin trench coat ile fotoğrafınızı çekip yükleyebilirsiniz...
Sayfaya mutlaka bakmanızı hatta Scott Schuman'ın blogunu takip etmenizi şiddetle öneririm - fotoğraf çekmeye ve modaya ilgi duyuyorsanız!
Benim siteden aldığım birkaç fotoğraf burada :



Tuesday, November 10, 2009

30 yaşına kadar yapılacak 15 şapşal hareket!

Merhabalar Beyler & Bayanlar,

şimdi 30 yaşına kadar yapılacak 45 çok güzel hareket yazısının bu kadar ilgi gormesinden sonra size yine Ayşe Özyılmazel'in kaleme aldığı 30 yaşına kadar yapılacak 15 şapşal hareketi sunmasam olmazdı...
ben bunları sunuyorum sunmasına ama dürüst olmam gerekirse bu şapşal hareketlerin 5'ini yapmadım... diğerlerini yaptım, bir güzel sindirdim ve bir daha da yapmak istemem tabi... ama istememekle bitmiyor umarım tekrarı olmaz da demek gerek! ama hani 10 maddeyi yaptım da hangi 5'ini yapmadım o da bana kalsın diyorummm...
Yani şimdi ben 20'li yaşlarımın tadını çıkartırken ve 30'a merdiven dayamışken... bu şapşal hareketlere biraz utanarak baksam da iyiki yapmışım diyorum ve onlara gülebiliyorum :)
(o zamanlar böyle gülemiyodum tabi o ayrı...)

Ayşe'nin de dediğini gibi 30'unuza kadar yaptınız yaptınız, 30'dan sonra kimseye komik gelmeyecek bu "şapşallıklar"!!

ve sizleri 15 maddeyle başbaşa bırakıyorum :

SINIRSIZCA SAÇMALAMAK
1. Kendini bir şey zannetmek ve sonra, o zannettiğinin yakınına bile yaklaşmadığını fark edip tepetaklak olmak. 2. Birine kendini kaybedecek kadar aşık olmak... Kişiliğini, isteklerini, arkadaşlarını, aileni kısacası elde ne varsa her şeyini elinin tersiyle kenara itip, unutup aşkta savrulmak. Sonunda aklını kaçırıp, duvara çarpmak, parça parça olmak. 3. Güvenmek, çok güvenmek hatta salak gibi güvenmek. Sonunda kazığı yiyip oturmak.
4. Alkolle aranda denge ilişkisi kurmayı becerememek... Sınırsızca içip, sınırsızca saçmalamak. Ertesi gün uyanınca kendinden nefret etmek. Alkol demişken, sarhoş olup eski sevgilini aramak. Rica edeceğim bu bahsi 30 yaşına kadar kapatmış olalım.
5. Paranın hesabını bilmemek! Maaşını beş günde tüketmek sonra parasız kalıp evden çıkamamak. Aferin çocuğum... 6. Sağlığına değer vermemek... Sahip olduğun özellikleri ve güzellikleri görememek. Kendine kötü davranmak.

TEK GECELİK İLİŞKİ...
7. Sevgilini aldatmak! Şimdi bu niye gereksin? Gerekir gerekir. a. Aldatanları kınamadan önce anlayabilmek için... b. Aldatmanın heyecanı gittikten sonra ne kadar da pişmanlık dolu, ne kadar insanı kendinden soğutan bir eylem olduğunu anlayıp bir daha yapmamak için... 8. Annenle ya da babanla küsmek! Gençsin, saçmasın, kendini çok önemli zannedersin, annenle babanla küsersin. İçin için kınarsın onları, bağlantıyı kesersin. İyisi mi sen bunu 30 yaşına kadar bir kere yap. 30'dan sonra cızzz. 9. Tarzın ve yaşam biçimin dışında biriyle beraber olmak... Bütün arkadaşların sinir krizi geçirsin, annen hocalara gidecek kadar aklını yesin. Sen de, "Benim burada ne işim var" desen de orada durmaya devam et. Nasılsa bir süre sonra arkana bakmadan kaçıp gideceksin. 10. Bir dostunun kalbini kırmak hatta onu kaybetme seviyesine gelmek... 30 yaşına kadar bunu yap, yap da dostsuz kalmak neymiş gör. Gör de bir daha elin gitmesin oralara. 11. Para kazandığın, çalıştığın ve yalnız yaşadığın için kadınlık kurallarını unutacak kadar kendini özgür hissetmek... İki kadeh attıktan sonra tek gecelik ilişki yaşamak. Sabah uyanınca kahrolmak.

ANİ KANKALIKLAR...
12. Söz konusu erkekler olunca, beklentiye girmek... Ah benim kınalı kuzum, 30'a kadar bu işi çözüver canım yavrum. Erkeklerden bir şey beklemeyeceksin. Nokta. Ünlem ve peşine bir ünlem bir ünlem daha. 13. Senden yaşça büyük ve işlerinde başarılı insanları gözünde fazla büyütmek... Onların her şeyi bildiğini zannetmek... Kendini küçük köpek yavrusu misali hissetmek. Bir gün bakıyorsun ki, gerçek öyle değil. İnsanları takdir etmek başka, onlara saçma bir biçimde tapınmak bambaşka. 14. 'El alem ne der' endişesiyle yaşamak... Saçına, başına, işine, sevgiline, yaşam biçimine, dans etmene, kıyafetine... El alem ne derse desin, 30'a kadar bir parça aklın varsa bu şapşallığı da halledeceksin zaten. 15. Ani kankalıklar yapmak... Biriyle tanıştığının ilk haftasında onu kankan ilan etmek. Her şeyi beraber yapmak, sırlarını anlatmak, onsuz bir an geçirmemek çok eğlenmek. Eh tabii haliyle en kısa zamanda da ortada bırakılmak, dolandırılmak, onun dedikoducular kralı olduğunu fark etmek. Tıpış tıpış eski kankalarına dönmek.

Eley Kishimoto


bu post'um kendisi genç olan veya ruhu genç olan ve daima genç kalacak olanlara gidiyor!... :) bu bayan tasarımcımız deli dolu, uçuk kaçık bir tip... öyle ki şeffaf çoraplar, rengarenk ayakkabılar yapıyor, gökkuşağı ve dondurmadan çantalar yapıyor...
ve bizler de durmayıp gidip alıyoruz!
Ve fakat, sakın böyle basit şeyler yapıyor demeyin, kendisi daha önceden Louis Vuitton, Marc Jacobs, Jil Sander ve Alexander McQueen için koleksiyonlar hazırlamış biridir... Eley Kishimoto tasarımları için V2K mağazalarına gidebilirsiniz veya online sipraiş verebilirsiniz... enjoy!

Chanel Briefcase...


bu muhtesem Channel canta Karl Lagerfeld'in defilesinde kullanilmisti bu sene... muhtesem otesi... hem tam biz bayanlara gore.. cantada anahtarımı bulamıyorum, gozluklerim nerede, iphone'um nerede gibi dertlere son bir tasarım! :)
pek de bir havalı bana gore! zaten işe boyle elimde briefcase tarzı çantalarla gitmeye bayılıyorum.. bunun goruntusu de muhteşem, herşey fora..
satılıyor mu bunlardan bilmiyorum ama umarım catwalk'la sınırlı kalmamıştır :)

Monday, November 09, 2009

New Jelly Toy Watch!


Bir TOY WATCH fan'i olan ben sizlere brand new super goruntuye sahip toy watch'lari gururla sunarim...!
Tabi insanlar neyi gorurse surekli onu aldiklari icin suan halen daha eski Toy Watch modelleri kapış kapış alınıyor, gerçekten de süper duruyorlar o ayrı!
ama yeni çıkan Jelly Toy Watch'larda eminim çok kısa süre sonra moda olacaklar...
Hemen alın derim! ;)

Microsoft Vista


"Apple" markası sayesinde hem pazarlama hem reklam konusunda rekabet ortamı kızıştı, rakipler markalarına gereken özeni göstermeye ve Apple tadında esprili şeyler yapmaya çalışıyorlar! Apple teknoloji ürünlerinin "sexy" olabileceğini ve kreatif olabileceğini gösterdi bizlere...
Şimdi teknoloji konusunda reklamlarını son son gördüğümüz Microsoft var. Y&R Yeni Zelanda reklam ajansı çok güzel 2 tane basın ilanı çalışmış.. Microsoft Vista'yı tanıtıyorlar. Reklamın amacı "senin evini yani yaşam alanını eğlenceli yapmaya çalışıyoruz" bunu da gayet güzel anlatmışlar... :)

Sneakers & Velvet...


for all you sneaker addicts!.. :)
bildiginiz gibi bu sene acayip moda olan seylerden biri de hem sneaker'lar hem de kadife kumaştan yapılan her şey!...
bu sebeple size aptal kafa neden almadın NY'tan dedigim... (tabi dondukten sonra!) ve suan pismanliklarda oldugumu soylemeliyim ki sizler alın!...
hatta bulursanız kadifeli alın, çok şık duruyorlar!..
Emma Hope tasarımı olanları da burdan gorebilirsiniz...

Friday, November 06, 2009

iyi ki doğdum! gördün mü 25 oldum! :)


İyi ki doğdum!
Gördün mü 25 oldum!
Özgürüm kanatlandım
Durmadım ayaklandım
Koşup ilerliyorum...

İyi ki doğdummmmm
Ne güzel bir kadın oldum
Erkekler hep peşimde
Ama aklım işimde
Sınırı zorluyorum...

Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde???
Koysalar önüme bariyerde
Çocukta yaparım kariyer de!!

Pes etmem ben en zor günümde
Kanatlandım özgürüm bende
Deseler geçecek bu heveste
Çocukta yaparım kariyer de

İyiki doğdum
Gördün mü yirmi beş oldum
Özgürüm kanatlandım
Durmadım ayaklandım
Koşup ilerliyorum

İyi ki doğdum
Ne güzel bir kadın oldum
Erkekler hep peşimde
Ama aklım işimde
Sınırı zorluyorum

Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyer de
Çocukta yaparım kariyer de

Pes etmem ben en zor günümde
Kanatlandım özgürüm bende
Deseler geçecek bu heveste
Çocukta yaparım kariyer de

Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyer de
Çocukta yaparım kariyer de

oooooooooo oooooooooo oooooooooooooooo :))

NOT : hepinize HAPPY FRIDAY! ve iyi haftasonlarıııı....

Monday, November 02, 2009

30 yaşına kadar yapılacak 45 çok güzel hareket!!

Eveet... Beyler & Bayanlar...
çok yakın bir süre sonra 25 olacak ve artık 30'a 5 kala olacakken...
süper bir şekilde kaleme alan Ayşe Özyılmazel'in 30 yaşına kadar yapılacak 45 çok güzel hareket listesini buraya "paste" ediyorum...
bizim kızlar olarak biz bu listeyi büyütücez diye bir girişimde bulunduk..
istiyorum ki sizlerde yazın... 1-2 madde ekleyin..
sonra 30'a geldiğinizde yapabildik mi diye bakalım :)
geç kalmamış olalım... ben açıkçası burda olan maddelerden 8-9 tanesini yapmadım baya yaptıklarım var.. onun için yeni maddelere ihtiyacım varr :))



1. Bir müzik festivaline gitmek, çadırda kalmak, yerlere oturmak, avaz avaz şarkı söylemek.
2. Bisikletle dolaşmak, paten kaymak, dağa tırmanmak, jet skiyle denizde uçmak, türlü türlü tehlikeli, tehlikesiz aktivite yapmak.
3. Yalnız yaşamak.
4. Erkek arkadaşınla aynı evde yaşamak. Bak bakalım evliliğe merakın kalacak mı kalmayacak mı?
5. Derbi maçına gidip avaz avaz bağırmak.

SIRILSIKLAM AŞIK OLMAK
6. Gecenin kör vaktinde sokaklarda dolanmak. Beyoğlu'nda bütün barlara kulüplere girip zıplamak, sarhoş olmak. Tekila meselesini de 30'a kadar bitirip, vedalaşmak.
7. Meslek sahibi olmak.
8. Tahammül edemediğini hissettiğinde aniden iş bırakmak.
9. Tek başına yurt dışına tatile gitmek. Yeni yerler keşfetmek, kaybolmak, tanıdık yerler yaratmak.
10. En az bir tane hakkıyla güzel ve sağlam bir ilişki yaşamış olmak.
11. Sırılsıklam aşık olmak.
12. Terk edilmek, perişan olmak. Kötü görünse de o da güzeldir be...
13. Depresyona girmek. Evden çıkmamak, kimseyle konuşmamak, yıkanmamak, kendinle baş başa kalmak. Sonunda nasılsa çıkacaksın o depresyondan.
14. Flört etmek, flört etmek ve yine flört etmek...



EVLENİP BOŞANMAK
15. O çok istediğin müzik aletini çalmayı denemek.
16. Mini eteğin keyfini çıkartmak! Yahu beş gün sonra bana mini etek yasaklanacak mı? Hadi oradan!
17. Sevgilinin kıyafetlerini giymek.
18. Kızlarla evde toplanıp dibine kadar yiyip, içip, sınırsızca ve terbiyesizce dedikodu yapmak.
19. Profesyonel birine müthiş fotoğraflar çektirmek. O genç halini yıllar sonra da görmek ve göstermek ister insan.
20. Evlenip boşanmak.
"Çok şık oluyor" diyorlar, ille de yapın, evlilik takıntınızı atın.
21. Karşı cinse "Seni seviyorum beni bırakma" diye yalvarmak. 30'dan sonra aslaaa!!!
22. Aynı insanlarla gün doğurup, gün batırmak.
23. Üç gün uyumadan eğlenmek.
24. Tıka basa tatlı yemek.
25. Halay başı olmak! Ben oldum, hakkını veremesem de süper!



OFSAYTI ÖĞRENMEK
26. Kendinden yaşça büyük en az bir tane arkadaş edinmek. Tecrübelerinden, sükunetlerinden ve bilgilerinden faydalanmak.
27. Bir şey biriktirmeye başlamak. Artık neyi seviyorsanız, benim plaklarım var mesela.
28. Yemek pişirmeyi öğrenmek. Hatta tipinden beklenmeyecek yemekleri çok iyi pişirmeyi öğrenmek.
29. Bir filmi sahne sahne ezberlemek.
30. Evlenmemek... Bu arada en yakın kız arkadaşlarını sırayla evlendirmek.
31. Yırtık jean ve spor ayakkabılarla en ağır ortamlara bile girmekten çekinmemek. Gençliğine güvenip kimseyi sallamamak.
32. Anneni karşına alıp, 'reklamlar bitti şimdi bana gerçek duygularını anlat' konuşması yapıp, anneni bir anne gibi değil, bir arkadaş gibi başından sonuna kadar dinlemek. Biraz şaşırtıcı olabilir ama kuş gibi hafiflersin.



KIZ KIZA TATİLE ÇIKMAK
33. Anne demişken, annenle baş başa zaman geçirmek.
34. Masaların üstünde dans etmek.
35. Ofsayt nedir öğrenmek.
36. Neyi sevdiğini, neyi sevmediğini öğrenmiş olmak.
37. Şarkı yazmak, resim yapmak, fotoğraf çekmek, yazı yazmak...
38. Nasılsa verebileceğini bilerek kilo almak. Aman, 30'dan sonra riske girmeyin!
39. Sigarayı bırakmak!
40. Jartiyer giymek. Tamam, taşırken çok sevimli değil, düşüp duruyor ama yine de giymeli.
41. Kız kıza tatile çıkmak.
42. Sağlam erkek arkadaşlar edinmek, erkekler hakkında bilgi toplamak, erkek dünyasını anlayamasak da ucundan koklayabilmek.
43. Tekrar tekrar okuduğun 'en sevdiğin' kitaplarının olması, her gün okuduğun yazarları belirlemiş olmak, onları okumadan güne başlamamak.
44. Sadece tek bir konser izlemek için kalkıp yurtdışına gitmek.
45. En az dörtbeş kişiyi kendine aşık edip, hepsinin etinden sütünden faydalanmak. Sonra yapamıyorsun çünkü!